Emma sonu ya da mutluluğu olmayan bir evliliğe hapsolmuştur. Monoton hayatı ve sıkıcı günleri Emma için giderek daha boğucu hale geldiğinde Emma, kocası Mark'tan beklenmedik bir haber alır. Mark çok geçmeden Emma ile göl evinde romantik bir akşam geçirmek istediğini söyler. Emma bu teklife şaşırır ama evlilik yıldönümleri olduğu için bunu kocasının evliliklerini kurtarma çabası olarak görür ve teklifi kabul eder. Ertesi sabah, Emma kendini merhum kocası Mark'ın cesedinin yanında kelepçeli olarak bulur. Dışarısı buz gibi, Emma yapayalnız ve kocası ölmüştür. Her şeyin korkutucu olacağını düşünen Emma için her şey daha yeni başlıyor.