Dion, bir sabah gözlerini yeni bir gerçeklikte açar, ama her şey aşina, ama bir o kadar da yabancıdır. Zihni, geçmişteki travmalarla örülmüş, derin bir boşluğu maskelemek için kurduğu bir dünya tarafından ele geçirilmiştir. Bu yeni dünya, kendini tanımaya çalışan bir insanın hayalini yansıtan bir projeksiyon gibi, her an değişir ve kaybolur. Gerçekle hayalin arasındaki çizgi giderek daha ince hale gelirken, Dion kendi kimliğini sorgulamaya başlar. Kendi zihin haritası içinde dolaşırken, kaybolduğunun farkına varır, ama bir adım daha atarsa her şeyin son bulacağı korkusuyla hareket eder.