Tuzlu deniz havasının ciğerleri doldurduğu ve çarpan dalgaların günlük hayatın müziğini oluşturduğu uzak ve rüzgârlı bir balıkçı köyünde, bir anne ıstırap verici bir ikilemle boğuşur. Hayatının ışığı olan sevgili oğlu, kendisini tehlikeli bir duruma sokmuştur ve onu her ne pahasına olursa olsun korumaya yönelik şiddetli arzusu ile kendi sarsılmaz doğru ve yanlış duygusu arasında bölünmüştür. Verdiği kararın ağırlığı üzerine çökerken, kendisini ailesinin ve evi olarak adlandırdığı birbirine sıkı sıkıya bağlı topluluğun yapısını bozmakla tehdit eden bir yalanlar ve aldatmaca ağına yakalanmış halde bulur. Oğlunu eylemlerinin sonuçlarından korumak için söylediği yalan, kasabanın her yerine şok dalgaları göndererir.