Gece bastığında, Fallon geniş manzaraların arasında yalnız başına dolaşırken, sanki bir hayalet gibi sessizce ilerler. Rüzgârın uğultusuyla birlikte, ailesinin trajik ölümüne neden olan acımasız demagog Reynolds'un gölgesiyle yüzleşir. Bu derin acıyla boğuşurken, geçmişin hayaletleriyle karanlık bir savaşa girer. Her gece, yalnızca kendi iç dünyasıyla baş başa kaldığı bu manzaralarda dolaşırken, içindeki acıyı hafifletmek için umutsuzca bir çıkış yolu arar. Gökyüzünde yıldızlar, onun çaresizliğine tanıklık ederken, ay ışığı yolu aydınlatır ama gölgeleri daha da uzatır. Gece, Fallon'un içindeki karanlıkla dış dünyanın sessiz çığlıkları arasında geçer, umutsuzca bir şekilde kaybolmuş bir gemi gibi.