Gözlerini açtığında, yabancı bir şehir ona koca bir bilmece gibi bakıyordu. Kim olduğunu, neden burada olduğunu hatırlamıyordu. Cebinde bir anahtar ve üzerinde yazılı bir otel ismi vardı. Adımlarını bilinmeze doğru atarken, sokaklar ona ait olmayan anılarla yankılanıyordu. İnsanlara soracak cesareti yoktu; ya yanlış kişiye denk gelirse? Yüzleri bulanık, sesler anlaşılmazdı. Fakat her şeyin içinde bir ipucu vardı, sadece nerede bakacağını bilmiyordu. Çıkan bir gazete sayfasında kendi yüzüne benzeyen bir adamın kayıp ilanını gördüğünde, kalbi hızlandı. Belki de birileri onu arıyordu. Ya da ondan saklanıyordu.