Film, agorafobi ile mücadele eden yalnız bir sanatçı olan Dulce'nin hikayesini anlatıyor. Dulce, dış dünyadan izole bir yaşam sürerken, sıra dışı portreler yaratarak geçimini sağlıyor. Ancak, sanat eserlerinden biri olan Webster canlanıp karşısına çıktığında, hayatı alt üst olur. Webster başlangıçta Dulce'yi korkutsa da zamanla aralarında bir dostluk gelişir. Dulce'nin izole yaşamı, ikinci bir portre olan Mimi'nin canlanmasıyla daha da karmaşık hale gelir. Mimi'nin varlığı, Webster'ın aksine tehditkâr ve ürpertici bir hava taşır. Bu noktada, Dulce'nin dairesi karanlık ve korkutucu bir atmosfere bürünür. Film, Dulce'nin travması ve yalnızlığı üzerine yoğunlaşırken, gerilim ve korku unsurlarını da devreye sokar.